30 Mayıs 2014 Cuma

Jonathan Evison "Kayıp Şeylerin Bakım Kılavuzu"

TELAFİSİ MÜMKÜN OLMAYAN HATALARA RAĞMEN BİR GELECEK KURMAK

Kaybetmek acıdır. Çocukluktan beri kaybetmenin acısını hissederek büyürüz. Kalbinizi sızlatan en güçlü duygulardan biridir kaybın ardından gelen o keskin duygu. Tavla oynarken kaybetmek de, bir eşyayı kaybetmek de, sevilen bir insanın dostluğunu kaybetmek de acıdır. Daha acısı da vardır; ölümün insanlardan çaldığı her şey, son bulan her yaşam acıdır; kayıpların belki de en büyüğüdür ve telafisi imkansızdır.

Telafinin imkansız olduğu durumlarda her zaman, zamanı geriye almak ister insan. İmkansızı bu denli istiyor olmak, yaşam karşısındaki çaresizliği de bir yandan gösterir; geri dönüşü olmayan her anın ya da olayın faturası, acı içinde ödenmeye mahkumdur. Ya da kayıplarla birlikte kaybolur insan; eski hayatına veda eder, eski benliğinden kopar, sevdiği her şeyden uzaklaşır ve bir başına, yaşam ve ölüm arasında "hayat" diye tanımlanan süreyi öylesine geçirmeye başlar. Geçmişi unutma isteği, telafinin mümkün olmadığı gerçeğiyle yarışır derecede zihnini meşgul eder. Her biri ayrı bir taraftan kemirir beyni ve sonsuza dek bununla yaşayacak olmanın bilinciyle, bir süre sonra bu ruh haline alışabilir insan.

İnsanın acıyla baş edebilmesi ne kadar zor olabilir? Unutmak isteyip de asla unutmayacağı, kafasına kazınan gerçeklikten ne kadar uzaklaşabilir? Bunun bir yolu var mıdır yoksa yapılan tüm eylemler kendini oyalamanın ve olayları ardında bırakmaya çalışmanın neredeyse zavallıca bir yöntemi midir? Zaman her şeyin ilacı, derler ya, acaba zaman koca bir aldatmaca ve ilaç da  kandırmacanın her şeyden habersiz yemi midir?

KAYIP ŞEYLERİN ARDINDAN

Jonathan Evison'la beni tanıştıran kitap oldu Domingo Yayınları'ndan çıkan Kayıp Şeylerin Bakım Kılavuzu. Hayatında, başından beri bir aksaklığın içinde olsa da, en azından bir düzene sahip olan bir adamın, bir aileye, eve ve eşe sahip olan bir insanın hayatının tepetaklak olmasıyla başlıyor hikaye. Karakterimiz Benjamin, ilk sayfalarda karşımıza tam bir kaybeden portresi çizerek çıkıyor. Yapacak bir işi, hatta bir amacı bile olmayan Ben, bakıcılık eğitim aldıktan sonra Trev adlı, tekerlekli sandalyeye mahkum ve hastalığı yüzünden her geçen gün kötüleşen bir gencin bakımını üstleniyor. Hikayenin ilk basamaklarında bizler, hem Trev'le hem de Ben ile tanışıyoruz; iki ayrı derdi olan erkeğin bir araya gelişini ve aralarında başlayacak dostluğun ilk adımlarına şahit oluyoruz.

Parasız, düzgün bir evden hayli uzak bir yaşam alanına sahip Benjamin'in tüm hikaye boyunca içinde patlayan volkanlar, içindeki dinmek bilmeyen acı ve bir geleceği inşa etmeye dair kendine neredeyse olmayan güveni, anlatımın samimiyetiyle beraber daha etkileyici bir hal alıyor.

Kayıp Şeylerin Bakım Kılavuzundaki dram, yeri geldiğinde ince ince sırıtmanıza sebep olabilecek seviyede, neredeyse tatlı anlarla da dolu. Mizah yeteneğinden ve zekasından ödün vermeyen genç Trev'in hali ve tavrı sıklıkla sizi karaktere daha çok bağlayacak anlar yaşatıyor.
Hikaye ilerledikçe, artan karakter sayısıyla beraber farklı dramlara da şahit oluyoruz. Ancak her bir karakter o denli sıcak bir şekilde ifade edilmiş ki, acılarının yanında sizde uyandırdıkları samimiyet okuyucunun yanına kar kalacak cinsten. Her biri ayrı dertlerden ve "olmayan bir gelecekten" muzdarip insanların bir arada yol aldığı bir roman Kayıp Şeylerin Bakım Kılavuzu. Geri dönüşlerin yer aldığı bölümler ile hikayenin buralara nasıl uzandığını okurken, aynı zamanda kitaptaki yolculuğunuza da devam ediyorsunuz.

Yazarın dili oldukça yalın. Karşınızda dertleştiğiniz bir arkadaşınız varmış da, onun sorunlarını dinliyor, onunla beraber aynı şeyleri hissediyormuş gibi oluyorsunuz. Konuşur gibi yazmak derler ya, bende o hissi uyandırdı. Üzerine hem güzel bir hikaye, hem de ince espiriler sunması kitabın artılarından bir kaçı. 2012 yılının en iyileri arasında gösterilmiş olmasına şaşırmadığımı da belirtmek istiyorum.


Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.

1 yorum:

ACEMIDEMIRCI dedi ki...

Zor kayıplar tabi sevilenlerin, yakınların, alışılmış insanların kayıpları. Ama ne gelebilirdi ki elden. Kaderi düşünmediniz mi? Kader hani...

Güzel paylaşımlarla karşılaşacağıma eminin sayfanızda.