22 Ekim 2016 Cumartesi

Bronislaw Malinowski "Bilimsel Bir Kültür Teorisi"

1884 - 1942 yılları arasında yaşamış olan antropolog Bronislaw Malinowski, Bilimsel Bir Kültür Teorisi adlı çalışmasında kültürün ne olduğunu ve etnografik saha çalışmalarında kültürü incelemenin yöntemlerini anlatıyor. Bu kadar basit bir tanım yaptığım için bundan sonrasını sinir krizi geçirerek yazmam umarım.

Antropolojisik çalışmaların bilimsel yönünün kültür teorisi olduğunu ifade eden Malinowski, gözlem yöntemi ile elde edilen verilerin analizi sonucu ortaya konan kültür teorisine sahadan bağımsız bir şekilde ulaşılamayacağını vurguluyor. Teoriden yoksun bir tanımlamayı reddeden Malinowski sıklıkla vurguladığı üzere bilimsel olan bilgiden bahsediyor. Bunu elbette sadece antropoloji için öne sürmüyor, doğal olarak tarih, arkeoloji, sosyoloji gibi alanlar için de aynı şeyi ifade ediyor. 

Kültürü üretim sürecinden, üretim araçlarından, üretimin planlamasından vs. kopuk düşünmeyen hatta kültürü buraya bağlayan Malinowski, tüketim malları ve araçlarına sahip insanların sahip oldukları tüm beceri, inanç, gelenek kapsamında kültürü insan hayatının devamlılığı için gereken tüm pratiklerde görüyor. Yaşamın sürekliliği için oluşan/oluşturulan tüm süreç ve pratikleri kültürün oluşumu için temel kabul ediyor. Burada insanın temel ya da bedensel ihtiyaçlarını nasıl giderdiği konusu da karşımıza çıkıyor. Başta belirttiğim üzere bu ihtiyaçlar dahilinde nesneleri kullanma becerisi olduğu kadar iletişim de kültürün temelinde yer alıyor.

Her toplumun kendisine ait geleneksel, ahlaki ve hukuki yaptırımlara sahip olduğunu belirten yazar, kültürün maddi temellerinin sürekli işler halde tutulmasının kültürün devamlılığı için şart olduğunu söylüyor. Bahsi geçen sürekliliğin sağlanabilmesi adına da ekonomik örgütlenmenin en ilkel kültürde bile bir zorunluluk olduğu sonucuna varıyor. 

Elbette kültürün dahilinde vurguladığı diğer noktalar içerisinde sanatsal eylemleri ve "boş vakitleri değerlendirmeyi" de sunuyor Malinowski. Bu tip eylemlere toplumların yani kültürlerin inanç sistemlerinin, üretim sistemlerinin ya da ortak tutumlarının yansıyacağını ifade ediyor. 

Malinowski, kültürü analiz etmek için işlevsel ve kurumsal olmak üzere iki tür analize değiniyor. Her kültürün kendisine has ihtiyaçlarının gerektirdiği araçsal ve bütünsel ihtiyaçlarının giderilmesi için kendi kendisine yetebilmesi zorunluluğunu da kültürün neden bu iki yöntemle analiz edilmesi gerektiğinin sebebi olarak gösteriyor. 

Rousseau'nun Toplum Sözleşmesi'ne, Durkheim'a, Marx'a sıklıkla atıfta bulunan metinde Malinowski, ortak çalışmanın gerekliliğinden ve bunun organizasyonundan, toplumun birbiriyle kopuk biçimde değil uyum içindeki bireylerden oluşması ihtiyacından ve üretim sürecinin toplum üzerinde, kültürü nasıl biçimlendiren ve sürekliliğini oluşturan bir yönü olduğundan bahsediyor. Kültürün asıl belirleyicisi olarak ekonomik bir örgütlenme sistemine değinen yazar, bu bağlamda sözleşme kavramına, siyasi güce ve hukuk sistemine vurgu yapıyor. İşlevi ise üretimin haricinde tüketim ve dağıtım sistemleri üzerinden ele alıyor. Tüm bunlar elbette kültürün yapısına bağlı olarak değişkenlik gösteren sistemler olarak karşımıza çıkıyor. Ve bu sebepledir ki her toplumun kültürel yapısının kendisine has oluşunun da altı çizilmiş oluyor. 

Malinowski'ye göre temel ihtiyaçların, kültürel hedeflerin temelinde toplumsal, çevresel ve teknik anlamdaki işbirliğinin sonucu ortaya çıkan davranışların incelenmesiyle açıklanabilmektedir. Burada yine işlevsel analizi vurgulayarak ilerlediğinden, kültür içerisindeki bireylerin de bu ihtiyaçlar - kültür arasındaki ilişkiden etkilendiğini düşünmek yanlış olmaz. Zira bireyden oluşan toplumun kültürü, insanın becerisiyle oluşmaktadır. İnsanın başarısı, işlevsel ve araçsal olarak yarattığı kültür olarak karşımıza çıkmaktadır bu yüzden.

İnsan doğasını, insanın temel ihtiyaçlarını ve kültürlerin ortak noktalarını irdeleyerek devam eden yazar, temel ihtiyaçlara her kültürün verdiği farklı tepkilere de değinerek metne devam ediyor. Objektif olarak kültürü incelemenin ve kendisine has yapısını tanımanın bilimsel bir bakış ile mümkün olacağını sıklıkla vurguluyor ve kendi yöntemine dair detayları da sunuyor. Toplum nedir, kültür nedir, insan doğası ve kültür arasındaki ilişki nedir, kültür nasıl oluşur gibi sorular için cevap arıyorsanız, okuyun derim.

Hiç yorum yok: