21 Kasım 2016 Pazartesi

Scarlett Thomas "Bright Young Things"

Scarlett Thomas yeni bir kitap yazmadan eski kitaplarından okumamak gibi bir karar almıştım, böylece sürekli yeni ve okunmamış bi Thomas kitabı stokta bulunabilir halde olacaktı. İyi ki de öyle yapmışım. 

Romanın konusundan kısaca bahsedip geçmeyi düşünüyorum çünkü aslında anlatılacak olan olaydan, hatta kurgudaki gayet sıra dışı sayılabilecek olaylardan daha başka bir şey olmalı bu yazıda. Pek beceremeyebilirim tabi.

Bright Young Things, Scarlatt Thomas'ın ilk baskısı 2001 yılında yapılan bir romanı. Hikaye, öncelikle kitaptaki her bir karakterin kısaca anlatıldığı ayrı bölümler ile başlıyor. Bu kısaca anlatılma hali ise aslında karakterlerin kim olduğunu net biçimde ortaya koyacak birçok detayı içeriyor. Üç kadın ve üç erkek karakterin yolları ise, Bright Young Things "aranıyor" ilanına başvurdukları an kesişiyor. Gizemli bir ilanın peşinden iş görüşmesine giden karakterler, en son bekleme salonunda beklerken, bir sonraki anda kendilerini ıssız bir adada buluyor. Nasıl getirildikleri, kim tarafından ve ne amaçla getirildikleri soruları kafalarını kurcalar, hatta bu sorular onları delirtirken, bir yandan da kendilerini ve birbirlerini tanımaya başlayıp, adanın ıssızlığında sunulan kaçış içinde kendilerine güvenli bir alan yaratmaya çalışıyorlar.

Bu noktada, yazarın postmodern toplumların analizini öyle güzel örneklerle sunuyor ki, karaktelerin kendi aralarındaki bir konuşmada ya da bir oyunun gidişatında kültür emperyalizminden tutun da X kuşağının itiraflarına, tüketim toplumunun doyumsuz ve mutsuz bireylerine kadar birçok örneği görmek mümkün oluyor. 20'li yaşlarının başında olan karakterler üzerinden bir yanda dehayı gösterirken bir yanda içlerinde yaşadıkları toplumun kendileriyle birleşen ya da çelişen yönlerine karşı geliştirdikleri tavırları (hatta küresel dünyada bunu dünyaya karşı geliştirdikleri tavırlara dönüşüyor bunlar) yansıtıyor. 

Scarlett Thomas'ın romanlarında genelde hissettiğim mekanın değişmesi ya da zihnin karakterin ya da karakterlerin "başka bir yere gitmesi" ile başlayan değişim/dönüşüm/aydınlanma/keşfediş anları bu romanda yine karşıma çıktı. Mekanın olağan ve olağan-dışının, aslında kendi kurgusunun başladığı yere doğru çekmesi de Thomas'ın sürekli kullandığı bir yöntem sanırım. Ki ben çok beğeniyorum. Mekanı böyle kullanıyor olması, zaten elindeki olayın ilginçliği ve derlediği malzemelerin çeşitliliği ile kurguyu daha ilgi çekici bir hale sokuyor bence. Bright Young Things'te de önce ve sonra ayırımını adadan önce ve sonra olarak ele almak mümkün oluyor bu durumda.

Romanda yazar yine kendisine has ve aslında kendisinin "ne kadar sevdiği" şeyleri kendi kurgusu içinde sunuyor. Bunların başında da, bence Scarlett Thomas'ın alter egolarından meydana gelmiş olan kadın ve erkek karakterler. Her birine yüklediği özellikler, daha önce yazarın başka romanlarını okumuş olanlar için bir yandan beklenilir bir şey gibi görünse de, öte yandan bu hiçbir zaman yazarın düştüğü bir girdap ya da kolaya kaçış için bir yol olarak görünmüyor. Karakterlerin konuşmalarından, ilgi alanlarından, yazarın onları betimlemesinden vs. ortaya çıkan şey Scarlett Thomas'ın aslında sürekli olarak bir parça kendisinden bahsetmesi ve o karakterlerin hammaddesinin kendisi olduğunu göstermesi oluyor. Burada yazarın kendisinden başka bir kaynaktan karakter oluşturmadığını sonucu da çıkmamalı zira kendisine dahil olmayan bir özelliği, bir ilgi alanını da alıp karakterin tanımlayıcı, öne çıkarıcı noktası olarak da gösterebiliyor. Yani geniş bir gözün gördükleri, ilgileri, amaçları, duyguları gibi detayları yazar kendisinde eriterek yeniden karakterlerini yaratıyor, gibi diyebilirim.

2016'da okuduğum son Scarlett Thomas kitabı olacak bu. Kalan iki kitabını acil durumlarda okumak üzere 2017'ye saklıyorum. 

Hiç yorum yok: