22 Şubat 2017 Çarşamba

Stephen Hawking & Leonard Mlodinow "Büyük Tasarım"

Stephen Hawking ve Leonard Mlodinow, klasik bilimin, ömrünü genellenebilir tek bir yasaya ulaşmaya adamış pozitivistlerin kemiklerinin tamamını binlerce kez her bir satırında sızlattıkları Büyük Tasarım'da ".... bütün fizik yasalarını içeren derli toplu bir paket keşfetme arzumuzu tatmin etmeyebilir; ama görünen o ki doğanın yolu bu" diyorlar doğanın görünür yasalarının keşfedilebilir kesin bir yanı olmadığı çıkarımını yaptıkları metinde.

Çağdaş bilimin klasik bilimden yarıştığı noktaları açıklayarak girişini yaptıkları Büyük Tasarım'da öncelikle insanların ilk dönemlerde varoluşlarını ve aradıkları cevapları "nerelerde" aradıklarına kısaca değiniyorlar. Klasik bilimden ayrıştıkları noktalarda ise klasik bilimin evrensel yasaya ulaşma arzusu yerine belirlenmiş ve gözlemlenmiş olanı kullanarak ilerleme yolunu seçtiklerini belirtiyorlar. Bu noktada yöntem olarak uzaklaşmadıkları yöntemin aslında deneysel yöntem olduğunu da belirtmekte fayda var. Hatta deneysel yönteme pozitivistlerin getirdiğini neden - sonuç ilişkisinin kesin olarak saptanamayacağı ancak bu nedenselliği kabul etmekten başka çare olmadığı görüşüne de yer veriyorlar. Buradan devam ettikleri nokta ise modele dayalı gerçeklik. Bahsettiğimiz deneysel yöntemdeki sorunu gözardı ederek ilerleme yolu da burada karşımıza çıkıyor zira modele dayalı gerçeklikte yazarlar önemli olanın modelin gerçek olup olmadığının sorgulanmasının değil, gözlemle uyuşup uyuşmaması olduğunu söylüyor. Tüm bunları neden anlattım? Bu şekilde, atomaltı parçacıklarla çalışabilmek mümkün olabiliyor veya modele dayalı gerçeklik ile dünyanın oluşumu üzerine çalışılabiliyor. 

Einstein'in uzay ve zamanı uzay-zaman biçimde ele almasıyla zamana yaklaşımın değişimini ele alan yazarlar, kuantum fiziğine ve klasik bilime göre zamanda "şimdi"nin ve geçmişin ele alınışını da metinde inceliyor. Öncelikle geçmişi gözlemenin aslında mümkün oluşundan ziyade çıkarım üzerinden ilerlediğine ve buna imkan verenin de klasik yaklaşım çerçevesinde Newton yasaları olduğuna değiniyorlar. Bunun da insanın sezgisel anlayışının geçmişle olan tutarlılığı ile ilgili olduğunu belirtebiliriz. Bir örnek vermek gerekirse; bir odaya girdiğinizde elinde yarısı dolu bir kahve bardağı olan, üzerindeki tişörtte de kahve lekesi olan bir insan görürseniz siz odaya girmeden önceki zaman diliminde o bardaktaki kahvenin bir kısmının kişinin üzerine döküldüğüne dair sezgisel bir çıkarım yaparsınız. Yazarlar bu sezgisel çıkarıma karşılık olarak kuantum fiziğinin ise şimdinin gözlemiyle elde edilen veri ne kadar kesin olursa olsun geçmişe dair asla kesin bir kanıt sunamayacağını vurguluyor. Zira geçmiş, gözlemlenmemiş bir durumdadır. Tıpkı gözlemlenmemiş haldeki gelecek gibi. Bu da, kuantum fiziğinin önümüze açtığı olasılıklar penceresinin ne denli geniş olduğunu gösteriyor; geçmiş ve gelecek sonsuz olasılıklarla doludur. Geçmişin ve geleceğin tek bir geçmişi ya da geleceği yoktur. 

Olası evrenler ve genişleyen evrenler konularına da değinen yazarlar, bazı geçmişlerin diğerlerine göre daha olası olduğunu belirtiyor. Bunun yönteminin de şimdiden geriye gidilmesi olduğunu ifade ediyor. Şöyle ki, en sonunda varılan noktadaki tek bir geçmiş, tüm toplama egemen hale gelecek bir zaman toplamı gibidir. Ancak şu an için de her bir öncesi için de farklı geçmişler olacaktır.

Ancak elimizdeki metin öyle bir yere bağlanıyor ki. Hiçbir neden sonuç ilişkisi kurma çabasının sonuca bağlanamayabileceğini düşünmeye tahammül edebilecekseniz okuyun. Genel yasaya ulaşma çabalarının her ne kadar klasik bilimin ilk dönemleri sonrasında gelen adımlarca binlerce kez eleştirilmesine rağmen Hawking ve Mlodinow aslında çok genel bir konuda çok sert bir şey söylüyor. Şu an özellikle sosyal bilimlerde böyle bir metnin reddettiği örneğin "gerçek bakanın gözündedir" gibi kabuller mevcut olsa da aslında bir yasaya ulaşma çabası yerine "bak ve gördüğünle yetin" gibi bir çıkarımla bile yetinmek zorunda da kalabilirsiniz. Binlerce olasılık içinde birine savrulmuşsunuz ve size bu denk gelmiş.

Hiç yorum yok: