6 Aralık 2017 Çarşamba

Arnaldur Indridason "Sular Çekildiğinde"

Erlendur serisinden daha önce bir kitap hakkında daha yazmıştım blog'da ama sanırım kitabı pek beğenmemiştim. Yine kuzey polisiyesi üzerinden benden başka kimsenin ilgisini çekmeyecek lüzumsuz bir tartışmaya girerek bunu da yazıya dökmüş de olabilirim. Yine başlamayım.

Sular Çekildiğinde, Inspector Erlendur serisinin altıncı kitabı. Erlendur da (ne yapsam konu canım ciğerim Wallander'a geliyor) Wallander'ı anımsatan bir karakter ama ELBETTE bir Wallander değil. Bu kitapta yaşı biraz daha ilerlemiş ve yalnız hayatında ayrı olduğu eşi ve çocuklarıyla ilgili problemler kendisini iyice belli etmiş halde olduğu için aklıma Wallander geldi. Aklıma hep Wallander geliyor zaten çünkü her kuzey polisiyesini onunla kıyaslayacak kadar lüzumsuz bir önyargı ile okuyorum her satırı.

Kitabın konusu ise Reykjavík'te bir gölge bulunan bir ceset ile geçmişe dönük bir araştırma süreci ve yakın dönem dünya tarihine damgasını vurmuş en büyük mevzulardan biri. Stasi, KGB, NATO... Karşınıza bolca çıkacak olan bu isimlere alışabilirsiniz okumadan. Hele ki gündemimiz bolca NATO ile meşgulken kütüphanede elimi attığım bu kitabın da böyle çıkması muazzam oldu. Amerikancılıktı, Rusyaydı, NATO'ydu derken nüfusu ortalama bir ilimizden az fazla olan İzlanda'da casus avına çıkmaya kadar varıyor romanda iş. Tabi tam olarak böyle değil. Okursanız tadı kaçmasın diye çarpıttım. İyi yaptım bence.

Katılıp katılmayacağınız yorumlar yapabilir bu arada karakterler, tabi ben okurken taraflı okudum, sizin için nasıl bir okuma süreci olur bilemem ama her şeyle kavga etmeye hazır olduğum bir konu hakkında olduğu için okurken NE DİYORSUN LAN da diyerek okuduğum oldu, ADAM HAKLI dediğim de oldu.

Güzel polisiye ama.

Son olarak, NATO'dan çıkalım.






Hiç yorum yok: