4 Aralık 2017 Pazartesi

Jean Baudrillard "Gösterge Ekonomi Politiği Hakkında Bir Eleştiri"

Baudrillard'ın Marx'tan daha marksist olduğunu belirterek marksist ekonomi politiğin eleştirisi yapma ihtiyacını sıklıkla sert bir dile getirdiği, bazen de yumuşak biçimde bir eleştiri getirdiği çalışması birkaç noktada Baudrillard'ın ne yapmaya çalıştığını anlamakta beni zorlasa da Veblen'ci bir bakışla tüketim kültürüne bakmaya çalıştığınızda mesela, derdinizi anlatmanıza yardımcı olabilecek bir çalışma.

Baudrillard, kitabın adının da zaten bangır bangır bağırdığı üzere Marx'ın meta analizinin bir eleştirisini içeriyor. Şöyle, Baudrillard bir tüketim toplumundan bahsediyor. Burada bir fayda var diyelim. Ancak Marx'ın analizindeki fayda, başka. Kapital'de buna değiniyor. Kısaca şöyle özetleyebilirim; metanın değerini Marx kendisinden ayrı görür, metaya değer katan mübadeleye dahil oluşudur. Bu da aslında somut bir şey değil. Marx'ın bir metaya değer yüklemesi yani mübadeleye dahil oluşu ki burada da değeri şey üzerindeki emek ile ölçüyor. Tamam toparlayacam bir saniye. Marx için üretim sürecine dahil olmasından başka metanın bir değeri yoktur. Bu da mübadele ile ilgili. Çünkü mübadeleye girmesi bir ihtiyacı karşılaması ile ilgili. Böyle kabaca. Çok karıştırmadım bence ya.

Neyse. Karıştıysa şimdi netleşecek.

Ama Baudrillard'da böyle değil. Baudrillard bize göstergelerden bahsediyor. Marx bize mübadeleden, faydadan, üretim sürecine dahil olarak üzerinde bir emek birikerek ancak değer kazanabilen bir metadan bahsediyordu. Baudrillard da burada eleştirmeye başlıyor işte. Zaten Marx'ı yerden yere vuruyor ancak çoğu zaman da bir Marksist gibi davranıyor. Ancak yine de kendisini her daim postmodern düşünürler arasında görmeye alışkınız ki kendisi postmodern olduğunu da kabul etmiyor. Neyse. Baudrillard, bir üründe örneğin Veblen'in gösterişçi tüketim dediği, statü ile ilintili bir harcama tüketime benzer bir durumdan bahsediyor ancak doğrudan Veblen gibi de değil. Çünkü; Marx nesneldi; ihtiyaçları nesnel zemindeydi. Baudrillard buna tamamen karşı çıkarak ihtiyaçları bu bahsettiğimiz göstergeler üzerinde oluşan hareket halindeki ihtiyaçlar olarak tanımlıyor. Yani modernizmden kopuş bu işte. Zaten o iddia da yok ama postmodernist değilim demesine karşılık olarak belirttim neden belirttim diye kimse sormaz ama yazdım. Baudrillard'ın tüketim toplumunda Marx'tan farklı olarak üretim değil tüketim önplandadır ve tüketim aslında bir üretim rolündedir. Yani o tüketmek için yaşayan ve tüketmek için üreten insan kalıbı Baudrillard'da var kabaca. Üstelik bu tüketim üretiminin ilişki biçimlerine de indiğini yani böylece bir tüketim toplumu oluştuğunu da belirtiyor ki bu başka bir kitabının konusu. Burada asıl meselesi göstergeler üzerinden yürüyen sisteminin açıklaması. 

Baudrillard gergin bir insan ve tüketimin boyutlarını oldukça gerçekçi biçimde inceliyor ancak yer yer cidden ipin ucu kaçıyor; bir noktada Marx'ı kapitalizmi beslemek gibi bir şeyle suçluyor mesela. Onun haricinde gerçekçiliği karamsarlık olarak görmüyorsanız tüketimin ihtiyaç - arzu - gösterge - soyut - somut - inanç  gibi kavramlarla beraber nasıl bir analize tabi tutulduğunu Marx'tan kopuş ancak arada Marx'la temas eden bir çalışma kapsamında okuyabilirsiniz bu kitapta. 

Hiç yorum yok: